Türkiye’de Gezilmesi Gereken 10 Ünlü Yer

Aradığınız ister bir şehir kaçamağı, ister bir plaj tatili, ister bir tarih dersi, ister dünyanın en hayranlık uyandıran manzaralarını keşfetme şansı olsun, Türkiye herkesin keyif alacağı büyüleyici bir yer.

Türkiye’nin ne kadar büyüleyici bir seyahat destinasyonu olduğunu size göstermek için, Türkiye’de ziyaret edilebilecek en popüler yerleri bir araya topladık.

Kapadokya Peri Bacaları

Kapadokya’nın hayranlık uyandıran manzarası bir peri masalını andırıyor. Bal renkli kayalar zamanla aşınarak minareler, mistik mantarlar ve şimdi Peri Bacaları olarak bilinen şekillere dönüşürken, yerin altındaki yumuşak volkanik kayalar Tunç Çağı’ndan beri insanlar tarafından evlere, kiliselere ve manastırlara oyulmuştur. – tüm yeraltı kasabaları bile. Kapadokya’da tüf içinde çok sayıda mağara vardır çünkü onları oymak kolaydır.

Şafakta veya günbatımında sıcak hava balonuyla gezintiye çıkın; alternatif olarak, onu görmek için ata veya bisiklete binin; ya da sadece mağara otelinizin çatı terasında oturun ve alçalan güneş Göreme kasabasının üzerine kayısı gibi bir ışık saçarken yüzlerce balonun havada süzülüşünü izleyin. Burası dünyanın en romantik yerlerinden biri.

Patara Plajı ve Antik Kent

Türkiye’nin en uzun ve güzel plajı olan Patara Plajı aynı zamanda en ıssız plajlardan biridir. en yumuşak kum tepelerinden oluşan bu uçsuz bucaksız alanın bir tarafında, çarpan dalgalar ve çam ağaçları bulacaksınız; diğer yanda ise kuş türleri açısından zengin bir tabiat parkına dönüştürülmüş bataklıklar ve lagünler ile su ve doğa ile iç içe olacaksınız. Kaplumbağalar ve Apollon’un oğlu tarafından yaptırılan Patara Antik Kenti’nin kalıntıları, kumsalın bozulmamış ve korunaklı kalmasının sebeplerinden ikisi.

İçinde amfitiyatro, parlamento binası (1990’larda kuma gömülü olarak keşfedilen) ve sütunlarla çevrili ana yol kalıntılarının bulunduğu plaja bu harabelerden ulaşabilirsiniz. Apollon tapınağının henüz bulunamamasına rağmen yüzeyin altına gömüldüğü söyleniyor.

Efes Antik Kenti

Efes, hem Eski Yunanlılar hem de Roma İmparatorluğu tarihinde önemli bir yere sahipti. Roma İmparatorluğu’nun doğu eyaletleri bir süre bu şehirden yönetilmiş ve imparatorluğun en büyük başarıları bu dönemde elde edilmiştir.

Ege Denizi kıyısından biraz uzakta bulunan kasaba, ilk olarak yaklaşık 9.000 yıl önce kuruldu. Sütunlu caddeler, tapınaklar, amfitiyatro ve hatta oymalı dış cephesi bugün hala görülebilen Celsus kütüphanesi gibi Roma döneminden Hristiyan, Osmanlı, Helenistik ve Yunan dönemlerine ait anıtlar burada görülebilir.

Antik kentin Artemis Tapınağı tarih boyunca en kutsal yerlerden biri olarak kabul edilmiş. Efes Tapınağı, Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak kabul edilir ve şehrin en önemli parçasıdır.

Celsus Kütüphanesi, Efes’in ikinci en önemli tarihi mekanıdır. Roma mimarisinin mükemmel bir şekilde korunmuş bir örneği olan kütüphane, Türkiye’nin en popüler turistik yerlerinden biridir.

İstanbul camileri

Türkiye’ye yapılan her gezide mutlaka görülmesi gereken, ülkenin en güzel antik yapılarından biri olan Ayasofya’dır. O dönemde Doğu Roma İmparatorluğu’nu yöneten Bizans İmparatoru I. Justinianus, bu görkemli yapının 6. yüzyılda inşa edilmesini emretmiştir. Muhteşem bir tasarımın yanı sıra, iç mekanında Bizans ve Müslüman unsurların dikkate değer bir karışımına sahiptir. Yapıya yaklaştığınızda, çarpıcı mozaikler ve diğer modern sanat eserleri tarafından karşılanacaksınız. Ayasofya, özellikle birkaç dini bir araya getirmesi ve birçok gezginin Ayasofya’yı bir uyum, refah ve kapsayıcılık mesajı olarak yorumlaması nedeniyledir.

İstanbul’daki Sultan Ahmed Camii olarak da bilinen Sultanahmet Camii, görülmesi gereken çarpıcı bir manzaradır. Sultanahmet Camii, cami rolünün yanı sıra artık İstanbul’un en önemli turistik mekanlarından biridir. Ayasofya ile rekabet edecek şekilde inşa edilen devasa Sultanahmet Camii, Sultan I. Ahmed tarafından yaptırılmıştır ve muhteşem kubbeleriyle İstanbul manzarasının tanımlanmasına yardımcı olmuştur. İçeride, çeşitli tasarımlara sahip 20.000 mavi çini, caminin ana salonunun yüksek tavanını kaplıyor ve ona “Sultanahmet Camii” takma adını kazandırıyor.

Fethiye Ölüdeniz Plajı

Bembeyaz kumsalı ve turkuaz okyanusu ile Turkuaz Sahili, bu koyu güzelliğinin ve harikasının sembolü olarak benimsemiştir. Bu plajın turkuaz tonları, onu Akdeniz’in en çok fotoğraflanan plajlarından biri haline getirmiştir. Belcekız plajının sakin sularında, kumlar, onu çevreleyen yeşil burunların koruduğu dönen mavi ve beyaz dalgalarla Maldivleri anımsatan deniz manzaraları yaratır.

Eşsiz panoramik manzarası nedeniyle Ölüdeniz, dünyanın en iyi yamaç paraşütü noktalarından biri olarak kabul edilmektedir. Yamaç paraşütçüleri, muhteşem manzaraları seyrederek sahnenin üzerinde süzülüyor.

Pamukkale ve Hierapolis

Türkiye’nin en ünlü doğal güzelliklerinden biri olan ve “Pamuk Kalesi” olarak da bilinen Pamukkale’nin bozulmamış bembeyaz traverten terasları, yemyeşil bir vadinin ortasında, karların üzerinde yüzer gibi bir tepeden aşağı yuvarlanıyor. Teraslar, yüksek mineral konsantrasyonuna sahip kaplıca sularının oluşturduğu tortul bir kaya olan travertenlerden oluşmaktadır. Bu doğal kaplıcalardan elde edilen termal su, tedavi edici özellikleriyle bilinir.

Pamukkale’ye yapılacak bir ziyaret, bu kalsit tepenin zirvesine dağılmış antik bir kaplıca kenti olan Greko-Romen Hierapolis’in devasa ve gezici kalıntılarını görmeden tamamlanmış sayılmaz.

Antalya Sahil Tatil Köyü

Antalya, Türkiye’nin en tanınmış turistik yerlerinden biridir ve her yaştan ve geçmişten insana hitap eden doğal güzelliklerle kutsanmıştır. Hem kumsalın hem de dağların tadını aynı yerde çıkarmak istiyorsanız Antalya’yı ziyaret etmelisiniz. Hem heyecan arayanlar hem de plaj serserileri için Türkiye’nin en rakipsiz turistik yerlerinden biridir. Turistler, canlı atmosferi ve büyüleyici doğal manzarası nedeniyle tüm yıl boyunca bu kozmopolit şehre akın ediyor. Ayrıca Antalya’nın birbirinden güzel plajlarında su sporları yapabilir, yemyeşil dağlarında yürüyüş yapabilirsiniz. Bu dağları çevreleyen antik kalıntılar bu yerin cazibesini artırıyor.

Yaz tatili söz konusu olduğunda, şehrin dışındaki iki ana plaj, güneşlenmek için bir cennettir ve Avrupa’nın her yerinden ziyaretçi çeker. Şehrin tam kalbinde yer alan eski şehir Kaleiçi, eski Osmanlı dönemi evleriyle çevrili Arnavut kaldırımlı sokakları ile keşfedilmesi gereken muhteşem bir yer.

Türkiye’nin en iyi müzelerinden biri olan Antalya Müzesi, etkileyici bir Helenistik ve Roma mermer heykel koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Şehir aynı zamanda birkaç günübirlik geziler için bir atlama noktası olarak da hizmet vermektedir. Türkiye’nin en saygın Greko-Romen harabelerinden ikisi olan Aspendos ve Perge, tıpkı Side’nin kalıntıları gibi, Antalya şehrinden sadece kısa bir sürüş mesafesindedir. Antalya’da yer alan Belek, dünya standartlarında bir golf destinasyonu olarak da ünlüdür.

Nemrut Dağı

Türkiye’nin doğusundaki en popüler turistik cazibe merkezi olan Nemrut Dağı’nın zirvesindeki mezar höyüğü, daha önce höyüğün girişini koruyan bir zamanlar devasa olan heykellerin kırık parçalarıyla dolu. Türkiye’nin tartışmasız en tuhaf arkeolojik sit alanı buradadır. Uzun zamandır unutulmuş tanrıların muazzam taş başları tenha dağın tepesinde beliriyor.

Kommageneli I. Antiokhos, Nemrut Dağı’nın zirvesine bir mezar-kutsal alan yaptırmış ve burayı kendi heykelleri, iki aslan, iki kartal ve birkaç Yunan ve Pers tanrısı ile süslemiştir. Gün ağarırken ziyaret ettiğinizde, heykelleri karanlıktan çıkarken en iyi şekilde göreceksiniz.

Truva ve Çanakkale’nin Gelibolu

Türkiye’nin Ege kıyıları, popüler bir turizm merkezi olan Çanakkale ilçesine ev sahipliği yapmaktadır. İstanbul’dan çok uzak olmayan önemli bir Türk şehri olan Çanakkale, gezmeye değer. Çanakkale’nin öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için Truva ve Gelibolu’nun ayrı ayrı ele alınması gerekir.

Çanakkale, Homeros’un İlyada destanında anlattığı tarihi Truva Savaşı’nın yapıldığı yerdi. Truva’nın antik kalıntılarının bugün hala görülebilen kalıntıları var. Troy, Brad Pitt’in oynadığı bir filme ve bir Netflix dizisine (Troy: Fall of a City) ilham verdi. Arkeolojik alanın 800 metre yakınında yeni bir Troya Müzesi bulunmaktadır. Troya’yı ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken, iyi düşünülmüş çağdaş bir yapıda yer alan şehrin 4000 yıllık tarihine ait arkeolojik eserlerin yanı sıra başka yerlerden yapılan keşifler de büyüleyici koleksiyonunu oluşturmaktadır.

Yine Çanakkale’de bulunan Gelibolu, bir başka tarihi dönüm noktasıdır, ancak Truva’dan farklı bir hikaye anlatır. Çanakkale, I. Dünya Savaşı sırasında önemli bir savaş alanıydı. Gelibolu’da İtilaf Devletleri ile Osmanlılar arasında aylarca süren çatışmalar, I. Dünya Savaşı’nın gidişatını etkiledi. Bu konum, tarihsel açıdan önemli olmasının yanı sıra, Türkiye’nin modern tarihinde bir dönüm noktasıdır. Çatışma, Türk bağımsızlığının dönüm noktalarından biriydi ve ülkenin kimliği açısından önemlidir. Bu savaşta en az yarım milyon insan öldü ve onların onuruna anıtlar dikildi.

Eski Mardin Şehri

Eski Mardin’i ziyaret ettiğinizde kendinizi geçmişe ait hikayelerle dolu bir şehre geri götürmüş gibi hissetmekten kendinizi alamıyorsunuz. Sarhoş edici ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer. Kıvrımlı sokaklardan oluşan fırınlanmış kahverengi bir labirentten minareler fışkırıyor, eski şehre bir kale hakim ve Mezopotamya ovalarının üzerindeki yamaçlardan aşağı taş evler uzanıyor.

Mardin, Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar gibi birçok uygarlığın etkisinde kalmıştır. Kürtler, Yezidiler, Hristiyanlar ve Suriyeliler için kültürel bir kaynaşma alanı olarak, etnik kökenlerin ve dinlerin eşsiz bir karışımına sahiptir. Mardin’in büyüleyici atmosferi, binlerce yıldır bir arada yaşamış çok çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmasından kaynaklanmaktadır. Tartışmasız dünyanın en otantik şehirlerinden biridir.